11 Haziran 2012 Pazartesi

"...fırçayı atıp gelse! beni öp dese. eteğinde oynaşan zenci kızlarıyla çağırıyorum seni. hadi gel, hadi!" sigarasından uzun bir nefes çekip attı. küçücük dalgaların kumlardaki şıpırtısını duyuyordu. ayşe gelmedi. “sevişen iki insanda bile bir anda aynı duygular olmuyor. önemli bu, unutmamalı. iki kişillik toplumlarda önemli sorunlar! bir deneme başlığı olabilir. biri çıkıp yazsa... ben? yapamam; yaşamak varken. ben ya ararım ya yaşarım. aynı anda ortak duygular ancak iki etin birbirine dokunmasıyla başlıyor. gidip bacaklarını okşasaydım onu kendi duyarlılığıma katabilirdim. acaba? güler'i öperken düşündüklerim neydi? gene de ortak bir yanımız vardı. özet: duyarlık akımı ancak insan etinin değinmesiyle olabilir. hava tanımlamasında başka bir değişiklik: hava iletken değildir. tam anlaşma mı istiyorsunuz? öyleyse, haydi bakalım insanlar, aranızda hava boşluğu bırakmayın! ya gözler, bakışlar? eluard, “gözler konuşmaya başladığı zaman her şey susar,” demiyor mu? öff! sıkıntılı konular! bırak düşünmeyi, bu sıcak kumların tadını kaçırma.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder